Akciğer Kanseri Nedir?
Kanserler genellikle ilk ortaya
çıktığı dokuya göre adlandırılır. Akciğer kanseri ilk önce akciğerde başlar.
Küçük hücreli akciğer kanseri akciğer dokularında kanser (habis, kötü huylu)
hücrelerinin bulunduğu bir hastalıktır. Akciğerler göğüs boşluğumuzun büyük
kısmını dolduran koni şeklinde, süngerimsi yapıda bir çift organdır.
Akciğerlerin başlıca görevi, vücut hücrelerinin artık maddesi olan karbondioksiti vücuttan atmak ve yaşam için temel gereksinim olan oksijeni vücuda almaktır. Akciğerler başlıca “bronş” denen hava içeren tüplerden, “alveol” denen hava keseciklerinden, kan ve akkan (lenf sıvısı) damarlarından oluşmuştur.
Akciğerlerin başlıca görevi, vücut hücrelerinin artık maddesi olan karbondioksiti vücuttan atmak ve yaşam için temel gereksinim olan oksijeni vücuda almaktır. Akciğerler başlıca “bronş” denen hava içeren tüplerden, “alveol” denen hava keseciklerinden, kan ve akkan (lenf sıvısı) damarlarından oluşmuştur.
Akciğer Kanseri Ne Kadar Sıklıkta Ortaya Çıkar?
Akciğer kanseri günümüzde bir salgın hastalıktır ve
erkeklerde, tüm dünyada en çok öldüren kanser türüdür. Kardiovasküler
hastalıklardan sonra ölüm nedenleri arasında 2. sırada yer almaktadır. ABD’de
1987’den beri kadınlarda da birinci
öldürücü kanserdir. 1996 yılında ABD’de 64,000 kadın akciğer kanserinden,
44,000 kadın meme kanserinden ölmüştür. ABD’de akciğer kanseri olgularındaki
1990’lardaki artış, kadınlarda 1960’lardan sonra ortaya çıkan sigara içme
alışkanlığındaki hızlı artışa bağlıdır. Kadın akciğer kanserlerindeki artışın
ABD’de en azından 2010 yılına kadar devam edeceği, belki bu tarihten sonra
artışın durabileceği tahmin edilmektedir. ABD dışındaki gelişmiş ülkelerde de
hızla birinci neden olmaktadır. Tüm dünya ortalamasına baktığımızda erkeklerde
birinci, kadınlarda meme kanserinden sonra ikinci sıradadır. Dünya Sağlık
Örgütü 1985 yılında gelişmekte olan ülkelerde 300,000 kadının sigaraya bağlı
hastalıklardan öldüğünü, bunun %21.1’inin akciğer kanserine bağlı olduğunu
bildirmiştir.
Her yıl yeni ortaya çıkan hasta sayıları tüm dünyada
artmaya devam etmektedir. 2000 yılında dünyada 2 milyon yeni akciğer kanseri
saptanacağı, bunların %60’ının gelişmekte olan ülkelerde olacağı
hesaplanmaktadır. Artış hızı özellikle kadınlarda daha belirgindir.
Oysa akciğer kanseri XX. YY.'ın başında son derece nadir
bir hastalıktı. Tütünün sigara haline dönüşmesi ve tüketiminin hızla
yaygınlaşması sonucu 1940’larda akciğer kanseri salgını ortaya çıkmıştır ve bu
salgın etkisini, bütün dünyada, artan şekilde devam ettirmektedir.
Ülkemizde resmi rakamlara göre
her yıl 20,000-25,000 yeni akciğer kanseri hastası ortaya çıkmakta ve bu
rakamın 30,000-40,000 kadar ulaşabileceği düşünülmektedir. Çünkü ülkemizde
güvenilir sağlık istatistikleri yoktur. Ülkemizde akciğer kanserlerinin çoğu
erkeklerde görülmektedir. Kadın: erkek oranı 1: 7-8 civarındadır. Ancak
1980’lerden sonra ülkemizde de kadınlardaki artan sigara tiryakiliği bu oranı
en geç 5-10 yıl içinde kadınlar lehine belirgin şekilde etkileyecektir. Sağlık
Bakanlığı verilerine göre 1983-1989 yılları arasında ülkemizde kanser sıklığı
32/100.000'dir. Bunun %26’lık bölümünü ilk sıradaki akciğer kanseri
oluşturmaktadır. 1991-1992 verilerine göre solunum sistemi kanserlerinin oranı,
tüm kanserler içinde %43’tür. Yine aynı verilere göre yapılan tahminlerde,
gerçek kanser sıklığı 120-130/100.000 olmalıdır. Akciğer kanserinin bölgelere
göre dağılımına bakılınca sırayla Ege Bölgesi %39.5, Marmara Bölgesi %26.9,
Doğu Anadolu Bölgesi %26.1, Güneydoğu Anadolu Bölgesi %18.2, Akdeniz Bölgesi
%18.1, İç Anadolu Bölgesi %16.6 oranındadır.
Akciğer Kanserinin Nedenleri, Risk Faktörleri Nelerdir?
Akciğer kanserinin başlıca
nedeni sigaradır. Tüm akciğer kanserlerinin %80-90’ı tek başına sigaraya
bağlıdır. Risk sigara içme süresi, toplam içilen sigara, başlama yaşı ve içilen
sigaranın tipine göre değişir.
Sigara içen bir kadının akciğer
kanserine yakalanma riski içmeyen bir kadına göre 1.5-153 kat daha fazladır.
Ayrıca, aynı miktar sigaraya maruz kalan kadınların erkeklere göre 1.5-3 kat
daha fazla akciğer kanserine yakalanma riskleri olduğu hesaplanmıştır.
Aktif sigaradan sonra akciğer
kanserinin en önemli ikinci risk faktörü pasif sigara maruziyeti veya diğer
isimler olarak çevresel sigara maruziyeti veya dumanaltı olmaktır. Pasif sigara
maruziyetinin tek başına ortalama 1.2-1.3 kat riski arttırdığı
bildirilmektedir.
Ailede akciğer kanseri olması
akciğer kanserine yakalanma riskini arttırmaktadır. Ailede akciğer kanseri olan
ve hiç sigara içmemiş bir kadının akciğer kanseri riski 2.8 kat artmış iken;
ailede akciğer kanseri olmayan ve sigara içen bir kadında bu risk 11.3 kat
artmıştır; ailede akciğer kanseri olan ve sigara içen bir kadında ise bu riskin
30 kat arttığı gösterilmiştir.
Ayrıca asbestos denen tozlarla
uğraşan işlerde çalışan kişilerde, çeşitli kimyasal maddelerle çalışılan iş
kollarında çalışanlarda, daha önce akciğerden hastalık geçiren ve akciğerde
nedbe dokusu gelişen kişilerde akciğer kanseri riski artmaktadır.
Bazı beslenme özelliklerinin de
akciğer kanseri riskini etkileyebileceği bilinmektedir. Ayrıca motorlu
taşıtlara, fabrika bacalarına bağlı hava kirliliklerinin, evlerde uygun olmayan
şekilde odun-kömür yakarak ısınmanın kanser yapıcı maddelerin oluşmasına neden
olduğu gösterilmiştir. Hava kirliliğinin akciğer kanseri riskini arttırabileceği
düşünülmektedir ancak riskin derecesi belirlenememiştir.
Çevresel radon maruziyetinin de
akciğer kanseri gelişimi ile ilişkili olabileceği, coğrafi olarak akciğer
kanseri yüksekliğine yol açabileceği bilinmektedir.
Küçük hücreli akciğer kanseri
genellikle sigara içen veya içmiş olan kişilerde bulunmaktadır. Bu birliktelik
bazı araştırmalarda %98’lere kadar çıkmaktadır.
Akciğer Kanseri ve Kadın
ABD’de akciğer kanseri kadında
da bir numaralı kanserdir. Tüm kanser ölümlerinin %25’inden sorumludur ve 1996’da
64,300 kadın öldürmüştür. Kadınlardaki akciğer kanseri ölüm hızları ile sigara
içme oranları arasında parallellik vardır. Toplumda sigara içiminin
yaygınlaşması ile akciğer kanser ölüm hızlarının artışı arasında 15-20 yıl
kuluçka süresi vardır. Kadında akciğer kanseri ölümleri 1960’tan sonra hızla
artmıştır ve artmaya devam etmektedir (Şekil 2). Bu grafiğe göre ülkemizde
bayanlar arasında sigara tiryakiliğinin özellikle son 5-10 yılda çok daha hızla
arttığı düşünüldüğünde şekildeki grafiğin şu an için 1965-70’lerdeki gibi
durumunda olduğumuzu, kadınlarda akciğer kanseri salgınının gittikçe ülkemizde
de alevleneceği öngörülebilir.
Sigara içen erkeklere göre sigara içen
kadınların küçük hücreli akciğer kanserine yakalanma riskleri daha fazladır.
Erkeklerde risk 11.4-37.5 kat artarken kadında 37.6-86 kat artmaktadır. Sigara
tüm akciğer kanser tipleri için belirgin risk faktörüdür, ancak sigara ile en
güçlü ilişki kadında görülen küçük hücreli akciğer kanseridir. Kesin olarak
kanıtlanmamış olmakla birlikte kadınlık hormonu olan estrojenin akciğer
kanserinin tipi ve bazı özelliklerini etkileyebileceği ve cinsiyetler arasında
akciğer kanseri farklılıklarından sorumlu olabileceği düşünülmektedir.
Küçük Hücreli Akciğer Kanseri Ne Sıklıkta Ortaya Çıkar?
Tüm akciğer kanserlerinin %20 kadarı küçük hücreli akciğer
kanseridir. Diğer akciğer kanseri tipleri içinde en hızlı artış gösteren tip
budur. Bu tip akciğer kanseri sigara içimi ile ilişkisi en belirgin akciğer
kanseridir. Sigara içen kadınların erkeklere göre bu tipe yakalanma olasılığı
daha fazladır.
Küçük Hücreli Akciğer Kanserinin Belirtileri Nelerdir?
Bu hastalıkta şu yakınmalar
doktora biran önce gitmek açısından uyarıcıdır: geçmeyen öksürük veya göğüs
ağrısı, solunum sırasında hırıltı, hışıltı sesleri duyma, nefes darlığı,
öksürükle kan veya kanlı balgam çıkarmak, ses kısıklığı veya boyunda ve yüzde
şişlikler ortaya çıkması. Bundan başka kanser dokusunun göğüs boşluğunda aşırı
büyümesi sonucunda önemli organlara bası yapabilir ve yutma güçlüğü, kalp
yetmezliği gibi bulgular verebilir. Yine kanser hücreleri vücudun hemen her
organına ve dokusuna yayılabilir; beyin, karaciğer, kemik, böbrek üstü bezleri
başta olmak üzere bulunduğu yere göre bulgular verebilir. Hatta göze bile
yayılabilerek görme kayıplarına yol açabilir. Bundan başka kanser hücreleri
yayılmadığı halde salgıladıkları bazı maddelere bağlı olarak vücutta birçok
metabolik ve hormonal sorunlar yapabilir. Bu hastalıktan kuşkulandığında
doktorunuz bronkoskop denen bir aletle bronşlarınızın içine bakmak
isteyecektir. Bu teste bronkoskopi denir ve genellikle hastane şartlarında
yapılır. Bu test öncesi hastaya lokal uyuşturucu ilaçlar verilir, böylece
geçici bir süre boğazda, nefes borusunda hissetmeme durumu ortaya çıkar. Bir
miktar basınç hissi olabilirse de ağrı hissedilmez. Daha sonra doktorunuz bronş
duvarlarından hücreler veya küçük parçalar alabilecek ve mikroskop altında
kanser hücreleri olup olmadığının araştırılmasını sağlayacaktır. Bu işleme
biyopsi denmektedir.
Bronkoskop ile ulaşılması zor
olan akciğer bölgelerinden doku almak için dışarıdan bir iğne de kullanabilir.
Bu işlemde, deride küçük bir kesi yapılabilir ve kaburgalar arasından iğne
yerleştirilir. Bu işleme iğne aspirasyon biyopsisi denmektedir. Patoloji
doktorları mikroskop ile, herhangi bir kanser hücresi olup olmadığını anlamak
için alınan dokuları incelerler. Test öncesi hastanın acı duymaması için lokal
etkili uyuşturucular kullanılmaktadır.
Hastalıktan kurtulmak (prognoz,
sağ-kalım) ve tedavi seçimi, kanserin evresine (sadece akciğerde mi yoksa başka
yere yayılmış mı olmasına) ve hastanın cinsiyetine ve genel sağlık durumuna
bağlıdır.
Evrelerin Açıklanması
Küçük hücreli akciğer kanserinin evreleri
Küçük hücreli akciğer kanseri saptanır saptanmaz, kanser
hücrelerinin akciğerlerden diğer vücut bölgelerine yayılıp yayılmadığını
anlamak için ileri tetkikler yapılacaktır (evreleme işlemi). Doktorun tedaviyi
planlaması için hastalığın evresini bilmesi gereklidir. Küçük hücreli akciğer
kanserinde aşağıdaki evreler vardır:
Sınırlı hastalık
Kanser sadece bir akciğerde ve/veya yakınındaki lenf
bezlerindedir (lenf bezleri küçük, fasulye benzeri oluşumlardır ve tüm vücutta
bulunmaktadır. Vücutta mikroplarla savaşan hücreleri yapar ve depolarlar).
Yaygın hastalık
Kanser başladığı akciğerden göğüs boşluğundaki veya vücudun
diğer bölgelerindeki başka dokulara yayılmıştır.
Nüks evresi
Nüks hastalık demek tedavi edildikten sonra kanserin
yeniden ortaya çıkması (nüks etmesi) demektir. Akciğerlerde veya vücudun başka
bir yerinde ortaya çıkabilir.
Tedavi Seçenekleri
Küçük hücreli akciğer kanseri nasıl tedavi edilir?
Tüm akciğer kanserli hastalarda tedavi seçenekleri vardır.
Üç tür tedavi kullanılmaktadır.
- Cerrahi (kanseri alıp çıkartmak)
- Radyasyon (ışın) tedavisi (yüksek-doz x-ışınları veya diğer yüksek-enerjili ışınlar kullanarak kanser hücrelerinin öldürülmesi)
- Kemoterapi (kanser hücrelerini öldürmek üzere ilaçlar kullanılması)
Ayrıca, küçük hücreli akciğer kanserinin tedavisinde etkili
yeni tedaviler olup olmadığını araştıran klinik araştırmalar vardır.
Cerrahi, kanser sadece bir akciğer ve en fazla yakınındaki
lenf bezlerine yayılmış durumda ise kullanılabilir. Küçük hücreli akciğer
kanseri genellikle sadece bir akciğerde bulunmadığından cerrahi nadiren
kullanılabilmektedir. Ancak cerrahi bazen hastada kesin olarak hangi kanserin
bulunduğunu anlamak için de kullanılabilmektedir. Eğer cerrahi yapılırsa doktor
şu operasyonlardan birini yapacaktır:
- Sadece küçük bir akciğer kısmını çıkaran kama tarzı kesiler (wedge rezeksiyon).
- Lobektomi ameliyatında akciğerin bir lobunun tamamı çıkarılır.
- Pnömonektomi denilen ameliyatlarda bir akciğerin tamamı çıkarılır.
Cerrahi sırasında doktor kanser olduğunu gördüğü lenf
bezelerini de çıkarabilir.
Radyasyon tedavisinde kanser hücrelerini öldürmek ve tümörü
küçültmek için x-ışınları veya diğer yüksek-enerjili ışınlar kullanılır. Küçük
hücreli akciğer kanserinde genellikle vücut dışındaki bir cihaz aracılığıyla
yapılır (dıştan ışın tedavisi). Bu tedavi hem akciğerlerdeki hem de vücudun
diğer yerlerine yayılan kanser hücrelerini öldürmek için kullanılır. Işın
tedavisi beyinde kanser gelişmesini önlemek için de kullanılabilir. Buna
koruyucu beyin ışınlaması denir. Bu koruyucu beyin ışınlaması beyin fonksiyonlarını etkileyebileceğinden
doktor hastaya böyle bir tedaviye karar vermesi için yardım edebilir. Işın
tedavisi tek başına, cerrahi ile ve/veya kemoterapi ile birlikte
kullanılabilmektedir.
Kemoterapi küçük hücreli akciğer kanserinin tüm evrelerinde
ençok kullanılan tedavi yöntemidir. Kemoterapi haplar şeklinde veya iğne
aracılığıyla damar veya kaslara verilerek de uygulanabilir. Kemoterapi bir
sistemik tedavi olarak da bilinir, çünkü verilen ilaç kan dolaşımına girerek
tüm vücudu dolaşır ve akciğerler dışındaki örneğin beyindeki kanser hücrelerini
de öldürebilir.
Evreye göre tedavi
Küçük hücreli akciğer kanserinde tedavi hastalığın
evresine, hastanın yaşına ve genel sağlık durumuna bağlıdır.
Eski araştırmalardan etkili olduğu gösterilmiş standard
kemoterapiler kullanılabilir veya bir klinik araştırma protokolünde bulunmak
gündeme gelebilir. Çoğu hasta standard kemoterapiler ile iyileştirilemez ve
bazılarında beklenenden daha fazla yan etki ortaya çıkar. Bu nedenlerle daha
iyi kanser tedavileri bulmak için klinik araştırmalar yapılmaktadır ve bunlar
en son klinik bilgilere dayanmaktadır. Şu anda kliniğimizde küçük hücreli
akciğer kanserinde deneysel bir tedavi uygulanmamaktadır.
Sınırlı Evre Küçük Hücreli Akciğer Kanseri
Tedavi şunlardan birisi olabilir:
1. Kemoterapi ve
göğüs bölgesine ışın tedavisi +/- koruyucu beyin ışınlaması.
2. Kemoterapi
+/- koruyucu beyin ışınlaması.
3. Cerrahi ve
takiben kemoterapi +/- koruyucu beyin ışınlaması.
Klinik araştırmalarda yeni ilaçlar ve yukardaki tedavileri
vermenin yeni ve değişik yolları denemektedir.
Yaygın Evre Küçük Hücreli Akciğer Kanseri
Tedavi şunlardan birisi olabilir:
1. Kemoterapi +/- koruyucu beyin
ışınlaması.
2. Vücutta kanser hücrelerinin
yayılmış olduğu beyin, kemik veya omurga gibi bölgelere yakınmaları düzeltmeye
yönelik ışın tedavileri.
Klinik araştırmalarda yeni ilaçlar ve yukardaki tedavileri
vermenin yeni ve değişik yolları denemektedir.
Nüks Küçük Hücreli Akciğer Kanseri
Tedavi şunlardan birisi olabilir:
1. Konforu
(hastalığa bağlı yaşam kalitesini) arttırmaya yönelik ışın tedavisi.
2. Konforu
(hastalığa bağlı yaşam kalitesini) arttırmaya yönelik kemoterapi.
3. Konforu
(hastalığa bağlı yaşam kalitesini) arttırmaya yönelik olarak hava yollarının
açık kalmasını sağlayacak lazer, ışın tedavileri veya alet uygulamaları.
4. Yeni ilaçları
deneyen klinik bir araştırma.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder